Gdansk Gezi Rehberi, Baltık’ın İncisi

Türkçe | English

Polonya gezi yazılarına bu güzel ülkenin en sevdiğim şehri Gdansk ile devam ediyorum.

Evet, bu şehri çok sevdim, neden bilmiyorum. Belki diğer Polonya şehirlerin hiçbirine benzemediği için, belki yakınlardaki Baltık denizini sonuna kadar hissettirdiği için… Nedeni ne olursa olsun, kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir şehir Gdansk!

Gdansk’ta bir ev

Gdansk’ın tarihi:

Kıtanın Baltık denizine açılan kapılarından biri olduğu için, Gdansk her zaman bir ticaret merkezi olmuş. Yani tarih boyunca oldukça varlıklı bir şehirmiş. Bunda tabi ki Baltık Denizi’nden gelen ve bu bölgede işlenip daha da değer kazanan kehribarın payı büyük.

İkinci Dünya Savaşı sırasında pek çok şehir gibi burası da ağır hasar almış. İlginç olanı ise savaşın ilk başladığı yer olarak anılması. Gdansk yakınındaki Westerplatte’ye yapılan top atışları ikinci dünya savaşının başlangıcı olarak kabul ediliyor. Savaş burada başlamasına rağmen şehir savaşın sonuna kadar fazla hasar almadan ayakta kalmış. Ama son günlerde ne yazık ki bombalanmış.

Gdansk’ta ne kadar zaman geçirmeli?

Oldukça küçük, ama bir o kadar da güzel bir şehirdeyiz. Sadece sokaklarında dolaşmayı planlıyorsanız 1 tam gün rahatlıkla yeter ama gece manzarası da o kadar güzel ki bence en az 1 gece konaklayıp tadını çıkarmalısınız.

Gdansk’ta gece manzarası

Gdansk’ta ne yapılır?

Gdansk’ta geçireceğiniz süre boyunca uzaklardan gelen Baltık denizi kokusunu bol bol içinize çekin, güzel binalarını izleyerek sokaklarında dolaşın, kehribar taşından hatıralar edinin ve Polonya yemekleri yazımda belirttiğim en güzel Pierogi restoranında mutlaka yemek yiyin.

Altın Kapı

Eski şehirlerin tamamında olduğu gibi burada da şehrin eski giriş kapıları korunmuş durumda. Altın Kapı, yani Golden Gate de bunlardan biri. Şehir turuna başlamak için oldukça ideal bir nokta. Şehrin savaşta aldığı hasarı gösteren resimler de var burada. Eskiden bir hapishane olarak kullanılan iç kısmı ise müzeye dönüştürülmüş.

Długa Caddesi

Burası şehrin ana caddesi sayılabilir. Altın Kapı’dan nehre doğru yürüdüğünüzde bu caddeyi görmüş oluyorsunuz. Etrafta tabi ki birçok cafe ve restoran bulunuyor.

Długa Caddesi

Belediye binası

Gdansk’ın eski belediye binası da Długa caddesi üzerinde. Şu anda müze olarak kullanılıyor ama çan kulesi hala aktif. Çan kulesinde ise çan yerine, adını hatırlayamadığım sesi çok güzel bir enstrüman kullanılmış. Her saat başı Gdansk sokaklarını gerçekten çok hoş bir melodiyle dolduruyor.

Neptün Çeşmesi ve Altın Ev

Belediye binasının hemen aşağısında, gözden kaçması imkânsız bir çeşme bulunuyor. Bu tabi ki Neptün Çeşmesi. Yüzünüzü nehre döndüğünüzde solda, çeşmenin hemen arkasında kalan gösterili ev ise Altın Ev olarak anılıyor. Ünlü bir mimar tarafından yapılmış bu evin içinin oldukça güzel ve gösteriliymiş, bu nedenle müzeye çevrilmiş.

Neptün Çeşmesi ve Altın Ev

Fahrenheit meteoroloji kolonu

Caddenin sonuna doğru sağ tarafınızda oldukça küçük bir cam kolon göreceksiniz. Gdansk doğumlu ünlü bilim insani Daniel Gabriel Fahrenheit adına yapılmış bu kolonun içinde tabi ki bir Termometre var 🙂

Fahrenheit meteoroloji kolonu

Yeşil Kapı:

Caddenin sonunda, nehir kenarına çıkmak için içinden geçeceğiniz kapı Yeşil Kapı olarak anılıyor. Burası eskiden kraliyet ailesinin Gdansk’a gediğinde konakladığı yermiş. Şimdi ise ulusal müze.

Ve nehir kenarındayız!

Bence en güzel Gdansk manzarası hemen sağınızdaki köprünün üzerinden izleniyor. Ben her sabah kahvemi bu köprü üzerinde, bu güzel manzaraya karşı içtim 🙂

Gdansk manzarası

Aziz Meryem Kapısı ve Mariacka Caddesi

Bu kapıdan geçerek çok güzel bir caddeye giriyoruz. Bu cadde, her türlü kehribar ürünü bulabileceğiniz Mariacka Caddesi. Fiyatlar uygun ve birçok mağaza aldığınız taşın sertifikasını da veriyor. Ama alış veriş dışında, güzel binaları ve keyifli atmosferi için de görülmesi gerekir bence.

Aziz Meryem Bazilikası

Mariacka Caddesi’nin sonundaki büyük kilise. İçini gezebilirsiniz. Çok daha güzellerini gördüğüm için ben nehir kenarından devam ediyorum 🙂

Tarihi Vinç

İşte geldik bu şehrin ikonik yapısına. Google’da karşılaşacağınız hemen hemen her Gdansk fotoğrafında bu vinç vardır.

Ortaçağdan kalmış bu vinç, tabi ki o zaman nehirden gelen gemilerin yüklerini boşaltmakta kullanılmış. İlginç yanı insan gücüyle çalışması. Altında dururken iki tarafta görebileceğiniz büyük ahşap tekerleklerde, hamster misali insanlar yürüyerek vincin çalışmasını sağlıyormuş. Vinci en güzel görebileceğiniz yer ise tabi ki karşı kıyı.

Gdansk’taki tarihi vinç

Nehir kıyısında yürümeye devam ederseniz karşı tarafta Baltık Filarmoni Orkestrası sahnesini görebilirsiniz.

Gdansk Postanesi

Burası hala çalışan bir postane olmasının yani sıra bir savaş anıtı. Gdansk’a gelip postaneyi ele geçirmek isteyen SS güçlerini 15 saat engellemeyi başaran postane çalışanları adına yapılmış. Hemen gözünüze çarpacak büyük heykelin dışında, infazdan önce duvara dizilen çalışanların el izlerinin canlandırıldığı bir duvar var, ki bu bence çok daha etkileyici ve dokunaklı.

Kahraman postane çalışanları anısına

Westerplatte

Yazının başında bahsettiğim gibi, burası İkinci Dünya Savaşı’nın başlama noktası olarak kabul ediliyor. Şehrin dışında, deniz kıyısında kalıyor. Zamanınız varsa toplu taşıma ya da araba ile ulaşabilirsiniz. Buraya bir anıt yapılmış, ama ilk bombalanan yapılar da o günkü yıkık halleriyle korunmuş.

ilk bombalanan bina

Son söz:

Gdansk’ı çok keyif alarak gezdim, kalbimde ayrı bir yeri oldu. Umarım siz de bu güzel şehirde harika vakit geçirirsiniz!

Gdansk